2007-02-09

Psikoloji ve Biz…

1.Psikologlar, bir insanın, tam bir kişilik bütünlüğüne sahip olabilmesi için aşağıdaki şartları sıralıyorlar;
•İnsan, yaşam planı yapabilmeli ve bu planı uygulamada başarılı olmalı,
•Kişiliğine katkıda bulunacak ve kendisimi mutlu edecek sosyal ilişkiler kurabilmeli,
•Pişman olma duygusuna sahip olmalı,
•Sorumluluk üstlenebilmeli,
•Sevme yeteneğine sahip olmalı,
•Yaşamında yeterince, sevecen tepkiler verebilmeli..
Bunlardan bir ya da daha fazlası eksikse, o kişi için “eksik kimlik sahibi insan” deniyor.
Farklı yaklaşımlarla tanıştıkça, ister istemez, kendimizi, yakınlarımızı, arkadaşlarımızı, giderek kendi toplumumuzu düşünüyoruz. Günümüz insanı tam bir yabancılaşma yaşamakta. Bizim insanımız; misafirperver, yardımsever, komşuluk ilişkileri gelişmiş insanlardı. 80 ’li yıllarla birlikte, bireyselleşmeyi, bencilleşme olarak algıladığımızdan olsa gerek, bu özelliklerimizi giderek kaybettik. Çekirdek aile kavramını da yanlış anladığımızdan, anne-baba ve çocuklardan oluşan, etrafı kalın duvarlarla çevrili kozalara hapsettik kendimizi. Varsa biz, yoksa biz” felsefesi yaşam rehberimiz oldu.
Son günlerde yapılan bir araştırmaya göre de, sağlıklı bir yaşam ve ilişkiler bütünü için, insan;
• Akılcı davranışlar sergileyebilmeli,
• Duygularını kontrol edebilmeli,
• Dayanıklı olabilmeli imiş.. Dayanıklılık elbette fizik ve ruh olarak dayanıklılık.
2. Bir de Freud var, farklı bir tanımla konuya katılan. O da, ruhsal açıdan sağlıklı olmanın, üç ölçütü olduğunu söylüyor. Çalışmak, sevmek, gülmek.
3. Başka biri kalkmış, olaya çok daha değişik bir yaklaşım getirmiş. Diyor ki; “Psikanalitik teori, doyurucu bir orgazm tadamayanların, derin bir aşk yaşayamayacağını söyler. Yasaklı bir toplumda kişiler arasında doygunluk ve sevgi yerine nefretin gelişme nedeni burada gizlidir.” 12 Eylül öncesi dönemde bu ülkede sağdan ve soldan her gün onlarca insan ölüyordu. Başta siyasilerimiz olmak üzere, insanlar kendileri gibi düşünmeyenlere kesinlikle yaşama hakkı vermek istemiyorlardı. Yoksa, bu cümlede de mi gerçek payı var?
4. Yine, analiz yeteneği gelişmiş biri; “korku varsa başka hiçbir duyguya yer yoktur” demiş. Bu yaklaşım da benim ülkeme uyuyor. Geçmişte korkularla yaşadık. Şimdi de öyleyiz. Soyut ve somut korkular egemen dünyamıza.
5. İnsanların birbirini anlayabilmeleri, birbirlerini tamamlayabilmeleri, değişikliklere uyum sağlayabilmeleri için, algı zenginliğine sahip olmaları gerekiyormuş. Bu ise erken yaş dönemlerinde verilen eğitimle gerçekleşiyor. Algı zenginliği beraberinde, dikkati toplayabilme, beklemeyi öğrenme, acele etmeden hızlı olabilme, gerektiğinde yavaşlayabilme, kendini kontrol edebilme ve plan yapabilip, uygulamayı getiriyor. Sanki, bunlarda da biraz eksiğimiz var gibi.
6. İşi iyice sadeleştirelim. Sağlıklı bir yaşam için istenenler; “şükret, işini sev, iyilik yap” olarak özetlenmiş. Sanırım, biz sadece şükretmeyi biliyoruz.
7. Kadın-erkek dengesi sağlam bir toplumda yaşamayan erkek ve kadınlar birbirlerini tam olarak anlayamazmış.
8. Kişi kendi yaşamında kendisini ciddiye aldığı ölçüde hak kazanırmış, ciddi işler, ciddi sonuçlar istemeye.
9. Bir ırkın ya da dinin diğerleri üzerindeki üstünlüğünü savunan bir ulus, zamanla psikolojik olarak işlevsizleşirmiş.
10. İnsan bir soyutlamayı, başka bir deyişle bir ideolojinin temsilcisini ikna edemezmiş hiçbir zaman.
11. Dünyada hiçbir şey kin beslemek kadar insanı yıpratmazmış.
12. Sonuç olarak, psikoloji bizim için fazla lüks galiba. Son verilere göre yaklaşık 350 milyar dolar iç ve dış borcumuz var. Ekonomimiz berbat, dış politikada dibe vurmuşuz, siyasilerimiz beceriksiz ve kişisel çıkarları ülke çıkarlarının önünde, ortalama okumuşluk oranımız dört yıl kadar, fen ve matematik bilimlerini sevmeyen bir insan tipimiz var. Önümüzde cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler var. Ve ben sıradan bir vatandaş olarak, bu ülkede hep çaresizliği yaşıyorum.
Sağlıkla, sevgiyle kalın..

Hiç yorum yok: